Yüksek Kârın Getirdiği Yükümlülük Ve Kâr Almamanın Getireceği Tatminsizlik / Gelişememe
Kullanılan ürünlere, üretilen değerlere ulaşmak için ve bunları üretmek ve aktarmak için kâr almaktan bahsediyoruz. Bu bizim yaşam standartlarımızı geliştirmemizi sağlıyor. ama aynı zamanda herkes aynı yöntemi kullanarak yaşam standartlarını arttırmaya çalıştığı için üst üste gelen ve hak edilmeyen bir kâr koyma döngüsüne giriliyor. Bunu sonucu da yaşam standartlarımızı geliştirebilmek için gereksindiğimiz değere/paraya ulaşmak için biz de ürettiğimiz şeye kâr koyuyoruz. Bu kısır döngünün içinde olarak, sürekli bir şekilde artmaya devam eden standartlarımıza ulaşmak için gerek ücretleri yakalamak için devamlı fiyat artışı yapıyoruz. Bu artışların coğunlukla kalite ve emek artışından gelmediği içinde herhangi bir emek üreten insan kendi standartlarını karşılayabilmek ve yükseltebilmek için kalite veya emeği arttırmadan/arttıramadan daha fazla kâr elde etmeye gidiyor.
Tüm bu döngünün sonucu olarakta karşımıza çıkan yozlaşmış bir sistem. Kalite ve emek artışı yokken sonu gelmeyen bir şekilde gereksiz yükümlülüklerin artması sorunu, kalitesizlik ve kazıklayarak bu artışı karşılama kültürünü doğuruyor. Toplumların çoğunlunu bu hayatını geliştirmek ama bunun için gerekli vasıflara ve ihtiyaçlara yatırım yapmaktan aciz, korkak ve öngörüsüz insanlardan oluştuğu için kazıklama ve kalitesizlik kültürü ön plana çıkıyor.
Bu sürekli artış döngüsünün açtığı sıkıntıları çözmek için kâr almama önerilebilir gibi gözüksede; bunun yol açacağı sorunlarsa; nicelik veya nitelik artışı olmadan pek bir fark yaratılamayaacğı için, standartlarını geliştirme / daha iyisine ulaşma zorlaşacak belki imkansızlaşacaktır. Çünkü bir şeyin maliyeti = ham madde + üretim araçları + insan özsermayesi (zaman dahil) , olduğu için daha fazla kazanmak için daha çok zaman harcamak gerekecektir ki kâr alınmadığı için bir değer fazlası elde edilemezdir. O yüzden de toplamda bir kâra ulaşmak neredeyse imkansızdır. Kâr almama yöntemi sürdürülemezdir. Sadece otokratik toplumlarda mümkündür ki ömrü tarihte uzun olmamıştır.
Sonuç olarak elde edilecek veri; kâr oranlarının hakedildiğinden yüksek tutulması, gelir dengesizliğinin bir miktar azaltılmasıdır. Burada matematiksel bir oran vererek çözüm sunamayacağım ama en azından Starbucks'tan alınnan kahvenin bir saatlik oturma keyfi için olduğunu düşünürsek 10-15₺ bir kahveye veriliyor Asgari ücretli (2020₺) günde 8 saat çalışan biri saatlik 11,3₺ kazanıyor oluyor. Bir kahve içip 1 saat keyif yapmamın bedeli 1-1,5 saatlik bir emek olmaması gerektiğini düşünüyorum. Fiyatların da buna göre revize* edildiği bir toplumda daha sağlıklı ekonomik ve sosyal ilişkiler kurulacağını ve kültürün olumlu denenecek yönde ilerleyeceğini öngörüyorum. Keyfi ve zaruri ihtiyaçlara daha kolay ulaşmanın insanları şu an gerçekleşmeye devam eden yozlaşmış kültürdeki yenisi alma, daha çok alma isteğinin ve satın almayı mutluluk aracı olarak görmesinin köreleceğini düşünüyorum. Çünkü ulaşmak kolaylaşacak ve açgözlülüğün getirdiği materyel tutkusu ve materyele atfedilen statü beklentisi azalcaktır. Bundan dolayı kazıklama kültürü azalacaktır.
Tüm bu döngünün sonucu olarakta karşımıza çıkan yozlaşmış bir sistem. Kalite ve emek artışı yokken sonu gelmeyen bir şekilde gereksiz yükümlülüklerin artması sorunu, kalitesizlik ve kazıklayarak bu artışı karşılama kültürünü doğuruyor. Toplumların çoğunlunu bu hayatını geliştirmek ama bunun için gerekli vasıflara ve ihtiyaçlara yatırım yapmaktan aciz, korkak ve öngörüsüz insanlardan oluştuğu için kazıklama ve kalitesizlik kültürü ön plana çıkıyor.
Sonuç olarak elde edilecek veri; kâr oranlarının hakedildiğinden yüksek tutulması, gelir dengesizliğinin bir miktar azaltılmasıdır. Burada matematiksel bir oran vererek çözüm sunamayacağım ama en azından Starbucks'tan alınnan kahvenin bir saatlik oturma keyfi için olduğunu düşünürsek 10-15₺ bir kahveye veriliyor Asgari ücretli (2020₺) günde 8 saat çalışan biri saatlik 11,3₺ kazanıyor oluyor. Bir kahve içip 1 saat keyif yapmamın bedeli 1-1,5 saatlik bir emek olmaması gerektiğini düşünüyorum. Fiyatların da buna göre revize* edildiği bir toplumda daha sağlıklı ekonomik ve sosyal ilişkiler kurulacağını ve kültürün olumlu denenecek yönde ilerleyeceğini öngörüyorum. Keyfi ve zaruri ihtiyaçlara daha kolay ulaşmanın insanları şu an gerçekleşmeye devam eden yozlaşmış kültürdeki yenisi alma, daha çok alma isteğinin ve satın almayı mutluluk aracı olarak görmesinin köreleceğini düşünüyorum. Çünkü ulaşmak kolaylaşacak ve açgözlülüğün getirdiği materyel tutkusu ve materyele atfedilen statü beklentisi azalcaktır. Bundan dolayı kazıklama kültürü azalacaktır.
*Fiyat revizyonu tabiki de kahve fiyatlarına göre
olmamalı, kahve sadece örnek olarak gösterilmiştir.
Çok daha kapsamlı bir yelpaze de incelenmelidir.
https://www.youtube.com/watch?v=rCLWc2--TKk&list=WL&index=4&t=0s
https://www.youtube.com/watch?v=h8u4clhDHvQ&list=WL&index=5&t=0s
Comments
Post a Comment